Page 55 - e mushaf TR pdf
P. 55

051
                         Cüz  01  02  03  04  05  06  07  08  09  10  11  12  13  14  15  16  17  18  19  20  21  22  23  24  25  26  27  28  29  30
             Ali imran /16 – O                                                                        İslâm üç anlama
          müttakiler: “Ey bizim   3-Ali imran Süresi        Yaprak 06A  Cüz 03   Süre 03  Sayfa 051        gelir:
          Ulu Rabbimiz, biz iman     Bu Cüz Yaprağa git  01 02 03 04 05 06 07 08 09 10 Hizb 01 02 03 04
          ettik, günahlarımızı                                                                      1. İtaat edip boyun
          bağışla ve bizi                                                                         eğmek. 2. Silm’e, yani
                                                          ِ ِ
          cehennem azabından   51          ﴾٣﴿      نرمع لا ةروس           ﴾٣﴿                   barışa girmek, selâmete
          koru!” diye yalvarırlar.                   َ       ى و
                                                       ى ع      َ و                               kavuşmak. 3. İbadette
                                                                                                    tam samimi olmak,
             Ali imran /17 –                                                                     ihlas ile hareket etmek.
          Onlar sabırlı,
          imanlarında sadık ve            ة                                     ة           ة ح ل     Ali imran /20 –
          samimi, Allah’ın       ــ ةب و ـــ اةن   ن  ذ   ا  ف  ـــ حن ـ  ةما   ا  ـــ ةن ـ  ـحنا    ــ ةن ـ ا  ة ا ة ي ا ن ة ةف  ا ـ فغ ا ــ  ف ـ ل ر ــ ةن ــ  حبةر      ةي ـــ  ق ــ ل و ــ نو  لا ـ ي ي ذ ـ ةن  Buna karşı seninle
          huzurunda itaatla divan                                                                       münakaşaya
          duran, mallarını hayırda                                                                  kalkışanlara de ki:
          harcayan, seher
          vakitlerinde Allah’tan                                                   ة
                                                 ة
                                                                  ل ة
                                     ف ةق ـ  نا ــ ييت ــ ةن
                                                                 لا ـ ح ـ ير ـ ة
                                                                                                       “Ben yüzümü,

          af dileyen müminlerdir.   ـ لاةو  ن  ـ ي ـ ة  يق د اص ـ ح  لاةو ن  ي   باص ﴾١٦﴿  ـــ حنـرا  ة  لا  ۛ باذ ـــ ةع اةن   قةو ـــ  özümü Allah’a teslim
                                                                         ۛ
             Bu din ve bu                                                                            ettim. Bana bağlı
          dindarlık, bu niyazlar,                                                                 olanlar da O’na teslim
                                                                                                         oldular.”
          bu sığınmalar, boş bir   ن ي ة ا  ن ة ل          ة ف                 ف           ف

                                                                    ي
          iddia, şunun bunun   ةهلال     ح لا   حنا ــ  ه     ۛش ــ ه ـ  ةد  ﴾١٧﴿راةح ــ  ف سلا ــ  يرف  فغةتس  ـ  م ـ ف ـ   ـ  ب ةن  لاةو ةني ي ق ففن ملاةو
          karşı çıkmasıyla zayıf                                                                      O Ehl-i kitapla,
          düşecek bir dâva değil,                                                                   kitap ehli olmayan
          şahitli ve belgeli bir                                          ف                       ümmîlere (müşriklere)
          hakikattir. İşte en başta   ن ي ة ا  ف  ا    ف    ف                ا ن   ف        ة      de ki: “Siz de teslim
                                                                                            ح ي
                                                                 ل لواةو    ة
          gelen dayanağı, en   ةهلال   ۜ          ـ  ئا ــ م ىـ  ب ا ــ لا ـ  ق ـ ف س ـ   ط  ةق  م  ـــــ  ع ـ ل ـ  لا او ــ      ـــ ةم ــ ل ـ  ئ ــ ك ــ  لا ةو ةو ه لا  olup müslüman olmaya
          büyük şahidi ve en                                                            ۙ              var mısınız?”
          kuvvetli delili Allah’tır.
                                                                                                     Eğer hakka teslim
             Ali imran /18 –          ن ف             ة ح ي               ف         ف       ة ح ي  olup İslâma girerlerse
                                                               ۜ
          Allah’tan başka tanrı       م ة ل ف س  لا    ح لا  ـ فن ـ  ةد   ع  ةنيح  ـ ي د لا نا ﴾١٨﴿ ي  م ـ ـ  ــــ ةح ـــ يك ــ  ي     ه ـ   ةو لا ــــ ةع ــ يز ـ لاز    لا  doğru yolu bulmuş
          bulunmadığına şahid                                                                             olurlar.
          bizzat Allah’tır.
                                                                                                       Yok, eğer yüz
          Bütün melekler, hak ve                     ة          ف            ة ح   ة              çevirirlerse, sana düşen
                                                     ح ي
                                  ا
                                ة
          adaletten ayrılmayan    ه ــ  م   ءاةج ا  ةم  د     م ــ فن ةب  ــ فع ـ   ـ  لا با  ــ نك ةت ـ ۛ  لا او   تنوا ــ      ةنيذ   ف  فخا ـ ةت ــ ل ـــ ۛ لا ـ ي  اةمةو  görev, sadece hakkı
          ilim adamları da bu                                                                    tebliğdir. Allah kullarını
          gerçeğe, aziz ve hakîm                                                                      hakkıyla görür.
          (mutlak galip, tam
          hüküm ve hikmet      ة                     ذ
                                     ن ةف
          sahibi) Allah’tan başka   ة ح لا  ح ن    لا  تا  ن  ــ ةيا ـ   ح ــ  ن ا   ب  ر   ف ــ  ك ةـي  ن ـــ ف  ةم ةو  م  ةب  اي  ةب ـــــ فغ ـــ ى ـــ في ــ ةن ـ  ه ـ ف  ف  لا ــ  ع ــ ل ــ  م  ف  Bu âyet, Kur’ân’ın
                                                 ف
          tanrı olmadığına                                         ۜ                               bütün insanlığa hitap
          şahittirler.                                                                            eden evrensel bir tebliğ
                                                                                                  olduğunu gösterir. Zira
          Gerçek şahit, Allah’tır.                                                                   buradaki  tasnifin
                                                 ل ف
                                                          ة   ا ف
          Ondan başka hiçbir     ح ن  ـــ ه ـ ة ي   ل   فجةو  ت  ة  ـ ل ـ فم ـ    ف سا ل  ــ  ق ـ  ةف  كوحجاةح ن اةف ﴾١٩﴿باۛس ح ـ ف لا  عير  ۛس ـ  dışında insan topluluğu
          âlim, ne kendisine, ne                                                          ي         yoktur. Ehl-i kitap:
          de başka varlıklara                                                                     Hıristiyanlar, Yahudiler
          tamamen şahit değildir.                                                                    gibi kutsal semâvi
          İnsan bilgisinde                                                                           kitapları olanlar;
          varlıkların kendilerine     ف            ف               ة ح  ف            ة              ümmîler ise: genel

          uygunlukları izafî,   ــ يحي ــ ةن   حم لا ةو    ۛ باةت  ــــ نك ــــ  لا  او ــ  ت نوا  ن  ـ ل ــ ي ي ذ ــ ة   ل  ل ـــ  ق ةو  ن  ـحتا ــ ةب ـــ ةع ــ     ــــ ن  ةمةو  olarak müşrikler ve
          eksik ve sadece                                                     ۜ                     arap müşrikleri gibi
          muayyen bir yöndendir.                                                                 kitapsız dinlere mensup
          İnsanın gerek                                                                           olanlardır. Ayırım Arap
          kendisinde, gerek diğer   ة  ة ح                            ة  ل ف           ة   ل     - Arap olmayan tarzında
                                            ف ي
                                                                                            ة
          varlıklarda gerçekten   ــــ حن ا ــ اةم  ةف افو  ـــ لةو ــ  ةت  ناةو   افود  ـ ةت ــ ة  فها  د  ـــ ةق ـ    ةف  او م  ـ ل ـ  ف سا ن ا ةف ـ فم  ـ ل ـ فم ـ  ت ــ  ف س  اء  değil, böyle pek
                                                 ۛ
                                                                                 ۜ
          bilebildiği şeyler,                                                                      kapsamlı bir tasnif ile
          Hakk’ın şahitliğini,                                                                          yapılmıştır.
          doğrudan doğruya veya
          dolaylı olarak         ة ة                                                                  Ali imran /21 –
                                                                     ن
                                                                                  لا ك
                                 ح ح ي ﴾٢٠﴿ ةبــ  دا
          sezebildiği yönlerdir.   ةنيذ ــ ي  لا  نا  ف  ـ لا ـ ـــ  ع ـــــ   ب   ر  ص ــ ي ـ  ي  ةب  ـــــ     ح لا  ةو    غ ل  ـــ ةب ــ ة  ف ة  ة  ةع ـــ ل ــ في ــ  Allah’ın âyetlerini inkâr
                                                                           ۜ

          Mesela: “Güneş vardır”            ۟                                                      edenleri, nâhak yere
          diyen bir şahit bile,                                                                        peygamberleri
          aslında, kendisi ile                                                                      öldürenleri, adaleti
          şahitlik ettiği güneş                                                        ذ              isteyip yaymak
                                                                                 ة
                                                                     ن
                                                       ة
          arasında Hak Teâlanın   ـــ ح ق  ةح ر  ـــ ةغ ــ في ــ   ب   ن  ة  ــ حن ـــ  ب ـــــ يحي ـ ة  لا  نول  ــ فق ـــ  ت ــــ  ةيةو    لا  تا  ن   ب ـــ ةيا ــ   ح  نور ف ك  ةي ـــــ  isteyenlerin canlarına
          koyduğu ölçüye      ۙ                                                                  kıyanları, can yakıcı bir
          uymaktan başka bir şey                                                                     ceza ile müjdele!
          yapmış değildir.
                                                                                ة
                                                                                ح ة
          Ali imran /19 – Allah   فم ه  ــ ةب ــ حش ــ   ر  ةف  سا ة  لا  ـ حن ـ  ف  ـ لا ـ  ق ـ ف س ـ   ط  م  ــ ةن  ة   مأي ـ  ف     ةني ي ذلا نول  ةيةو ـ فق ــ  ت ــ  Ali imran /22 –

          katında hak din,           ف    ۙ                      ب   نور  ة                          İşte onların bütün
          İslâmdır.                                                                               yaptıkları, dünyada da,
                  O Ehl-i kitabın                                                                    âhiret’te de boşa
          ihtilafları, kendilerine                                                               gitmiştir. Kendilerini bu
          gerçeği bildiren ilim         ل    ة              ة ح  ة  ا  ن           ل    ة          halden kurtaracak hiç
                                                                                ـ
                                                                              م

          geldikten sonra, sırf    ام ـــ ة ل ـــ  ه ـــ فم  فعا  ت  ــــ  ب ـ ط ــ ف  ةح   ن  ــ ي ي ذ ـ ة  لا  ك  ـــ  ئ ــ  للوا ﴾٢١﴿ ي ـــ يلا باذ   ب ــ ةع ــ  bir yardımcıları da
          aralarındaki haset ve                                                                       yoktur onların.
          ihtiras yüzünden
          olmuştur. Allah’ın
          âyetlerini inkâr edenler
                                                                           ن ف
                                                                      ة
                                      ي
          bilsinler ki,    ﴾٢٢﴿ ةنــيرــــصاـةن    فنــــ م   فمـــ هـــ ـــ ة ل  اـةمةو     ةرــــ خلاةو   اـةيـــفنحدــــلا ي ف
            Allah onların hesabını
          çabuk görür. [2,112]
                         Önceki Sayfa   Önceki Cüz Yaprak Sayfa  Sonraki Cüz Yaprak Sayfa  Sonraki Sayfa
                   Sayfa Başı                                                                   index Alfabetik
          051
   50   51   52   53   54   55   56   57   58   59   60