Page 57 - e mushaf TR pdf
P. 57

053
                         Cüz  01  02  03  04  05  06  07  08  09  10  11  12  13  14  15  16  17  18  19  20  21  22  23  24  25  26  27  28  29  30
             Ali imran /30 –                                                                        Bu ailelerden maksat,
          Gün gelecek, her kişi   3-Ali imran Süresi        Yaprak 07A  Cüz 03   Süre 03  Sayfa 053  onların neslinden gelen
          gerek hayır olarak,        Bu Cüz Yaprağa git  01 02 03 04 05 06 07 08 09 10 Hizb 01 02 03 04  peygamberlerdir.
          gerek kötülük olarak ne                                                                  Âl: yakınlıkta ve tutulan
          işlemişse, hepsini                                                                       yolda herhangi bir insana
          önünde bulacak.                                 ِ ِ                                       mensup olan kimseler,
                             53            ﴾٣﴿      نرمع لا ةروس           ﴾٣﴿                    “âile, hanedan” demektir.
                                                     َ
                                                             ى و
                                                                                                     Âl-i İbrâhim, 2,124
          Yaptığı kötülükten                           ى ع      َ و                              gereğince ilahî ahdin içinde
          bucak bucak kaçmak                                                                         olanlar, onun zalim
          isteyecek.                                                             م                olmayan nesli ve özellikle
                                                                                                   Hz. Muhammed Mustafa
                                                                 ة

          Allah sizi, Zatına karşı    م ت ة  ـ  م ـ ل ـ ف ــ فن  ةعاةمةو اىر ۛ ضفح مرفيةخ  فن م   ف تل مةعاةم سفةن   ف    ح  ك ـ ل    دج ةمفو  ةي ــ  (a.s.m) dır. İmran ise: Hz.
                                                                                        ةت ــ
          gelmekten sakındırır.             ۛ                                                       Îsâ’nın anne tarafından
                                                                                                 dedesi, yani Hz. Meryem’in
                                                                                                          babasıdır.
          Doğrusu Allah kullarına                                                                  Ali imran /35 – Hani
          karşı pek şefkatlidir.   م                                          ة                      bir vakit İmran’ın
                                       ح
                            ن
                                                                              ح ل
                                                                                  ل حدةو
                             ح لا   م ك   رذ  ــ ةح ـــ     يةو  اىد  ــ ي ع ـ ي ـ  ةب اىد  ا ل  ـ في ـ ةن ـ   ه ةما ــ  ةبةو  اةه  ــ في ـ ةن ـ  ةب  نافو ــ ة    ةت ــ  ءو ا  س ــ  hanımı şöyle demişti:
          Ali imran /31 – Ey                    ۜ
          Resûlüm, de ki: “Ey                                                           ۛ          “Ya Rabbî, karnımda
          insanlar, eğer Allah’ı                                                                   taşıdığım çocuğumu
          seviyorsanız, gelin bana           م                                                    sana adadım, her türlü
          uyun ki Allah da sizi     ة ن         ف ي ف                ف           ن                 bağdan âzade olarak

          sevsin ve günahlarınızı  ة ح لا    ك ـ فن ــ  ت ـ  ت فم ـ حب ح ـ  نو   نا ل  ق ـ ﴾٣٠﴿ ةبـ  دا   ع ــــ  ــــــــ  ـ لا  ب     فن ؤةر     ح لا ةو  هس  ةن ــــ فف ــ ۛ  senin yoluna hizmet
                                                                                     ۜ
          bağışlasın. Allah                                ۟                                             edecektir.
          gafurdur, rahimdir (çok                                                                  Adağımı lütfen kabul
          affedicidir, engin                                                                          buyur. Şüphesiz
          merhamet ve ihsan        م            م    ة                 م                          (duaları işiten, niyetleri
                                                                 ن
                            ن
                               ةو ح
          sahibidir).       لا فم  ك      ــ ةبو ـــ   ن ذ  فم ك  ف  ــــ فغ ــ  ف ـ لر ــ  ةيةو     ح لا    م ك     ة  ةف ــ حتا ــ  ب ــ  ع ـ ينو ـ ي  ي ـ فح ـ  ب ـ فـب  bilen) semî ve alîm
                                 ۜ
                                                                                                     yalnız Sen’sin!”
          Allah’ı sevmek, insanın                                                                Ali imran /36 – Derken
          yaratılışının en yüce                                                                   onu doğurunca da: “Ya
          hedefidir. Dolayısıyla                                                                  Rabbî, dedi, ben bir kız
                                                           ن
          İslâm’ın insanları kendisine  ة  ة ح  ف  ة                                                    doğurdum.
          doğru sevkettiği en yüksek  ة ح لا  ح ن  ــ ل ةو ـ ةفافو ـ  ن ا  ةت ن ا ـ ةف ۛلو ـ  ح  لاةو ـ  سةر   ة ح لا   عيطا   ي ـ  او  ف ل   ق ــ ل ﴾٣١﴿ يــ  م  ــ    ي حةر  ةغ ــ  ف ـ و  ر  -Zaten Allah ne
          gayedir. Bu âyet şu kesin                                                                doğurduğunu pek iyi
          kıyası içeriyor: “Eğer
          Allah’ı seviyorsanız,                                                                   biliyordu-, erkek evlat,
          Habîbullaha uyacaksınız.                                                               elbette kız gibi değildir.
          Ona uyulmazsa demek ki     ة ن ي             ا  ة       ن  ة                   ف   ة        Ben onun adını

                                                                     ح ي   ح
                                                                               ي
          Allah’ı sevmiyorsunuz”   ن    فبا ــ يهر ـ ي ـ ةم  لاةو ا حو ىـ  ــ  نةو ةمةدا   ىف  ــ ط ـــ ن ن  ف صا  ةلا  نا ﴾٣٢﴿ ةنير فا    ةكلا ـ  ح بحي      ل  Meryem koydum. Onu
          Bunun zıddı şudur: “Ben                                                                   da, onun neslinden
          Allah’ı severim, ama emrini
          dinlemem, O’nun sevdiğini                                                              gelecekleri de o mel’un
          sevmem. O’nu sevenleri,                                                                   şeytanın şerrinden
          O’nun yolunu gösterenleri,                                          ة ف ة  ة                korumanı niyaz
                            ن
                                                                                          ة ن
                                                                                    ن


          O’nun seçip gönderdiklerini   لا      ةو ح  ضفع ــ ةب فن م اةه   ضفع  ـ ةب ىة ــ  ة حي حر  ذ ﴾٣٣﴿ ةني ي م    لا ـ لاةع ـ  ــ ىل  ةع نر     ع ــ فم ـ  لاةو  ediyorum.”
          sevmem” demektir ki, bu   ۜ                            ۙ
          da: “Ben, kendimden başka
          hiçbir şeyi sevmem; tevhid                                                                  Ali imran /37 –
          yolunda yürümek istemem”                                                                 Rabbi onu güzellikle
          demektir.                ة ة    ة           ة                ة                           kabul buyurdu ve pek
                                                                ل
                                                                            ي
                           ييف اةم      كل    تفرذن ة  ييحنا ي       ح بةر نرم ع   ف    تارفما    تلاةق فذا ﴾٣٤﴿  مييلةع  عي ي مۛس  güzel bir tarzda
                                                                                  ۛ
                                                                 ة
                                                        ن
          Bu kâinatı kudret, kemâl ve
          cemâlinin tecellileriyle                                                                       yetiştirdi.
          böylesine güzel yaratan,
          bunca nimetleriyle kullarına                                                              Onu Zekeriyya’nın
          lütuflarda bulunan Allah,
                                     ة ة
                                                  ف
                                                                                           ف
                                                                           ف ة
                                                                  ة ة ي
                                                        ة
          elbette onlardan bir   اةهفتةعضةو احملةف ﴾٣٥﴿ مييلةعلا  عي ي مسلا   ح  ۛ تفنا ل  كحنا ي    يحن م لحبقةتةف     ة  اىرةرةح م يينطةب  eğitim ve himayesine
                                                                                   ح
                                      ۛ
          teşekkür bekler. Elbette,                                      ۛ                                 verdi.
          insanlar içinde en seçkin
          birini onlara rehber ve                                                                     Zekeriyya onun
          mükemmel bir örnek yapar.
          Böylece ondaki                                                                            yanına Mâbede ne
                                                                                           ة
                                                           ن ل
                                                                      ا
          güzelliklerin, öbür insanlara  ـ في ـ ۛ س  ة لةو  ت  ــ ةع ـ ف  ۛضةوام  ة  ــــ ل ـ  ب  م ــ ة  فعا    ح لا ةو ىنث ــ فنا اةه تفع ـ  ۛضةو ي  يحنا ـ  ي    ح بةر ف تلاةق  zaman girse
          da yansımasını ister.     ۜ                           ۜ                                 beraberinde yiyecekler
          Ali imran /32 – De ki:                                                                          bulurdu.
          “Allah’a ve Resûlullaha                                                    ف ف
          itaat ediniz.         ة      ة            ا ي             ة      ي       ف       ة ح         “Meryem! Bu
                                                                                       ر

                                                                          ح


          Şayet yüzçevirirlerse,   ــ ةت ـ اةه  حيحر  ذةو ك ـ  باةهذ ــ    ييعا  ـ ي  ي ح ناةو ةم  ف  ـ ةير ـ  ةم اةهتفيحمۛس ييناةو   ىنثفنلا ك ـ ك ذلا  yiyecekleri nereden
          bilsinler ki Allah                                                  ۛ                    buluyorsun!” deyince
          kâfirleri sevmez.”                                                                        de o: “Bunlar Allah
          [3,132; 8,1.20.46; 58,13]                                                              tarafından gönderiliyor.
          {KM, Luka 10,16}                                                                          Muhakkak ki Allah
                                ل

                                                                                 ة
          Ali imran /33-Ali   اةهةتةبفناةو نۛسةح    لو بةق ب  اةهحبةر   ة ة  ةف ـ ةت ــ ةق ـ حب ـ ل ـ اةه  ﴾٣٦﴿ ـيـم  ي ج ةر    لا ـ   ناط  ة   م ــ ةن لا ـ حش ـ في ــ  dilediğine sayısız
          imran /34 – Gerçek şu                                            ح                       rızıklar verir.” derdi.
          ki Allah Âdem’i,
          Nûh’u, İbrâhim ailesi                                                                        Mâbed: Âyette
          ile İmran ailesini,   ف                      م        ف                                mihrab diye geçer. Mâbedin
                                            ة
          birbirinden gelen tek   ة    ك ـ احير  ةز  اةهفي ة  ــ ل ـ  ةع ل ــ ةخةد ام ة ح  ة حي ر ـ   ا    ك ــــ  ة ة  ـــ حف ـــ ل ـ ةزاةه  ةك ةو  ان  ةن ـ ةب ـ ت ا ىــ ا  ön tarafında ibadet
          zürriyet halinde bütün                       ك ـــ ل ـ ة    ۜ        ۙ     ةح ـ ۛس ـ ى  esnasında imamın durduğu
          insanlardan süzüp                                                                      yere denir. Zikr-i cüz irade-i
          onlara üstün kılmıştır.                                                                 kül (bir bütünün, parçasını
                                                                                                     söyleyerek tamamını
                                                                                                    kasdetme) kabilinden
                                                     ة
             Allah semî’dir,   ة  نه ـ اذ كل ة  ـ  ى      ن ل حنا   م  ــ ةما ـ ةير ــ  ةي لا  ىق ـ ةق  ا ـ  فزر  اةهد   ع  د ــ ة ـ فن ـ ة  ةجةو    ۛ ب ار  فحم  لا ــ   ــ  ف  mescid ve mabed hakkında
          alîmdir (herşeyi   ۜ                 ف          ۛ                      ۙ   ة             da kullanılabilir. Burada
                                                                                                      maksat, mâbedde
          hakkıyla işitir,                                                                          merdivenle çıkılan bir
          mükemmel tarzda                                                                           mahfel olmalıdır. Hz.
          bilir). [2,47; 66,12] {KM,                                                               Meryem’e rızık geldiğini
          Çıkış 2,1; 6,20; 15,20}                             ن  ة                        ة       bildiren bu âyet, kerâmetin
                                                                   ۜلا
                           ﴾٣٧﴿ باۛس ح    رفيةغ ب   ءاا    ۛشةي    فنةم  ق زرةي      ة ح لا نا    ح ن ح ي    دـفنـــ ع فنـــ م ةوــ ه   ف تـلاــةق  hak olduğuna delil teşkil


                                                          ف

                                                                                                         etmektedir.
                         Önceki Sayfa   Önceki Cüz Yaprak Sayfa  Sonraki Cüz Yaprak Sayfa  Sonraki Sayfa
                   Sayfa Başı                                                                   index Alfabetik
          053
   52   53   54   55   56   57   58   59   60   61   62